08 February 2006

Anne ve Cocuk 2

Yapilan arastirmalar, cocugun ozellikle fiziksel ve ruhsal acidan en onemli gelisim cagi olan ilk 3 yilinda annesi tarafindan yetistirilmesinin en saglikli secenek oldugunu soyluyor. Elbette cesitli sebeplerle calismak zorunda olan anneler icin soylenebilecek bir sey yok ancak imkani varken isinden 3 yil ayrilarak tum zamanini, emegini ve bilgisini cocugunun gelisimine ayirmayan annelerin, cocuk gelisimi konusundaki bilgileri ciddiye almadigini dusunuyorum.

Bloglardan birisinde yaptigimiz yazismalarda; egitimli anneler dahi "cocuklar konusundaki psikolojik arastirmalara onem vermediklerini, anne olmayan kisilerin cocuk gelisimi konusunda cok da soz soyleme hakkina sahip olmadigini" dusunduklerini acikladilar.

Oncelikle; psikoloji bilimini ve arastirmalarini reddetmek sosyolojiyi, sosyal psikolojiyi, pedagojiyi, psikanalizi vs vs gibi sosyal bilimlerin yapi taslarini reddetmek anlamina geliyor.

Batili ulkelerin zaman ve para ayirarak yaptiklari arastirmalari biz reddediyoruz, onlarsa bu verileri kullanarak bizi uretim toplumundan cok tuketim toplumuna ceviriyorlar!

Gittigimiz alisveris merkezinde neden daha uzun sure kaldigimizi, neden x marka urunu degil de z marka urunu aldigimizi kendimizce acikliyoruz ancak urun paketinin renginden, alisveris merkezinde calinan muzige kadar herseyin psikolojik arastirmalara dayali bir planin parcasi oldugunu biliyor muyuz? Reklam dunyasi, bizim burun kivirdigimiz psikolojik verileri cok guzel ve duzenli bir sekilde kullaniyor.

Cocuk psikolojisi ve egitimi konusunda konusmaya kalktiginizda; "Git anne ol gel, sonra konus" tarzi yaklasimlar ise bu alanda calisan "cocuk sahibi olmayan kadin ya da erkeklerin" calismalarini bir cirpida cope atmaktir. Bu biraz da hastalik gecirmemis bir doktorun tedavisini reddetmeye benziyor. Doktor cektiginiz aciyi anlamiyor olabilir ancak bu durum o hastaligin tedavisini bilmedigini gostermez. Tabii psikolojiyi, elle tutulur bilim dali olmadigi icin bastan reddediyorsaniz, sorunlari yok saymaktan baska bir sey yapmiyorsunuz demektir.

Psikanalizin kurucusu ve babasi sayilan Sigmund Freud'un kizi Anna Freud "Cocuk psikanalizi"nin kurucusu ve annesi sayilir. Omrunu cocuk psikolojisi ve psikanalizine adamis olan ve bilim dunyasi tarafindan bu alanin kurucusu kabul edilen Anna Freud hic cocuk sahibi olmamistir. O zaman onun da tum omrunu verdigi teorik ve pratik calismalarini, cagdas cocuk psikolojisinin uzerine kuruldugu cocuk psikolojisi ve analizi calismalarini da kaldirip cope atalim! Cocuk sahibi olmadigindan, cocuk psikolojisi ve egitiminden anlamadigi icin...??!!

Neuroscience ve Cognitive Science gibi alanlar sayesinde bugun beynin icini de gozlemleyebilir hale geldik.

Cognitive Science alaninda yapilan bir arastirmada; 1 yas civarindaki cocuklar; "duzenli ozel ilgi gosterilerek yetistirilen, egitilen" ve "kendi haline birakilan" cocuklar olarak ikiye ayrilarak incelendiginde; annesi ve egitimci tarafindan duzenli olarak egitilen cocugun, bir kac ay icinde, kendi haline birakilan cocuktan zeka olarak daha hizli gelisim sagladigini ispatladilar.

MTV gibi surekli klip programlarini izleyen cocuklarin Otizm benzeri bir problemle karsi karsiya kaldigi, Turkiye'de yapilan bir arastirmada da Kral TV izleyen cocuklarda algilama ve zeka geriligi sorunlarinin olustugu saptandi.

Cocugu alelade bir bakiciya birakarak ise giden annelerin ici rahat olabilir ancak daha iyi bir egitim, daha iyi bir yasam adina cocuklarini, egitimi mechul kisilerin ellerine birakiyorlar. Cocugun oynayacagi oyuncagin renginin bile onem kazandigi bu donemde cocuk gun boyu ya kendi basina, ya TV onunde zaman geciriyor. Cocugun uyumasi icin cocuga raki iciren, ocagin gazini acip cocugu bayiltan vs tarzi bakici hikayelerine hic girmiyorum.

Fiziksel olarak guzel bakim saglasa da, bilincli olarak hareket etmeyen ve cocugun ruhsal ve beyinsel gelisimi icin en onemli olan zamanda cocuga gereken egitimi vermeyen bakicilar da ne yazik ki cocuklar icin "en saglikli" secenek degil. Elbette bu durumda, calisamasa da bilincli olarak cocugunu egitmeyen anneler de ayni konumda.

Cocugun ilk 3 yil icerisinde en cok ihtiyac duydugu kisi annesi, beslenmesi kadar en cok ihtiyac duydugu sey de; ruhsal ve zeka gelisimi icin bilincli, egitimli yaklasimdir.

Tum bunlar hic bir sey ifade etmiyorsa zaten soylenecek bir sey yok...


Anna Freud
www.ship.edu



tahin

3 Comments:

Blogger Narcis said...

ben kucukken kardesim ve bana bakan teyzenin anlattigi bir hikaye vardi bize..
bebek anne karnindayken henuz dogmadan once onu melekler korurmus..bir gun bebek dogmak uzereymis ve melek gelip ona artik senle ayrilma vaktimiz geldi..bundan sonra ben yaninda olmiyacagim demis.bebek cok uzulmus ama nedennnn? sen olmazssan beni kim koruyacak? lutfen gitme demis.Melek artik sen dogacaksin ve seni bir baska melek koruyacak hic endiselenme..ona anne diyeceksin.

2/09/2006 01:34:00 am  
Blogger Aslı Cin said...

Merhaba Tahin,

O yazışmada benim anladığım kadarı ile tepki çeken çalışan annelerin çocuklarına acıyorum sözü olmuş.Türkiye şartlarında bir çok anne çalışmak zorunda ve çocuklarının durumuna acınması tabii ki kimsenin hoşuna gitmez.Orada senin sözün kariyer için vazgeçmeyenlere idi ki,ben böyle birilerini tanımıyorum.Genelde çevremdekiler ya çalışmak zorunda, ya da kariyerden vazgeçiyorlar.Tabii ki araştırmaların sonuçları dikkate alınmalı,zaten alınmasa hiç çocuğumuza ne yedirdiğimize,ne izlettiğimize dikkat edermiydik.

Benim bir çok arkadaşım 0-3 yaş bebeği olan anne.Kimi çalışıyor,kimi kendi bakıyor çocuğuna.Ama inan bana çocukların davranış şekilleri buna bağlı olarak değişmiyor.Çünkü kimi çalışmadığı halde çok zaman ayıramıyor,kimi çalıştığı halde çocuğu ile çok faydalı zaman geçirebiliyor.Bunda bebeğe bakan kişinin kim olduğu da önemli.

Orada sana söylenen,anne olmayan bunu bilemez sözü herhalde bu anlamda söylenmiştir.Araştırmaların dışında gelişen o kadar çok etken var ki,insan yaşamadan bilemiyor.
Umarım bütün çocukları aile sevgisi ile büyür,az ya da çok...

2/09/2006 05:04:00 pm  
Blogger ladybird said...

asli,
olumlu dusunmek gerekiyor elbette ama benim hayatta ogrendigim ve uyguladigim; iletisim kurarken karsimdaki insandan gelen elestiriye "sen ne demek istiyorsun, tam olarak anlamadim" seklinde yaklasmaktir..yanlis anlamis olabilirim dusuncesi ile once soyleneni netlige kavusturmak isterim..Reelde bu daha kolay oluyor, net ortaminda beden dili olmadigindan yanlis anlamalar her zaman olmustur olacaktir..1. sahis yazi yaziyor, 2 sahis yorum yapiyor..3.4.5.6. sahislar 1. sahisi savunuyor..2. sahisa direkt hakaret ediliyor..gerek forumlarda, gerek bloglarda yazilan yorumlara elestiri getirilmesi gayet dogal..Bu sadece bu bahsi gecen yazi ile sinirli degil, takip ettigim kadari ile genel durum bundan ibaret..yorum istemiyorsan ya yorum bolumu kapatirsin, ya onayli yaparsin ya da baska bir alternatif dusunursun..elestiri getirip yorum yaparak tartismayi birak iletisim kuramiyoruz..Ben de yorum yazdim o yaziya, karsiliginda genc bir ogrenci oldugum soylendi;-) Buna sadece guldum cunku benim yasantimi kimligimi bilmeden onyargili yaklasan biri ile iletisim kurmak istemem..Yunus; “Yaratilani hos gor Yaratan’dan oturu.” demistir. Farz edelim ki hata yapildi, hata yapani yerden yere vurmak sorunlari cozmez..konusarak sorunun dibine inerek orta yolu bulabiliriz..herkesin ayni fikirde olmasini bekleyemeyiz ama iletisim kurarken saygi ile sevgi besleyerek yaklasmamiz gerekir..baskasinin fikrine saygi duymayan, dar goruslu, hic yanlis yapmadigini savunan, hatalarinda tekrar edip ders almayan, kendisiyle sinirli insanlarla muhatap olmamak kendimize yapabilecegimiz en buyuk iyilikdir..

2/10/2006 05:49:00 am  

Post a Comment

<< Home