21 February 2006

Kredi kartlari ve Turkiye!


Turkiye'de su aralar kredi kartlari borclari gundemde. Silinsin mi, silinmesin mi, intiharlar, iflaslar vs vs.

Kredi karti borclari yalnizca Turkiye'ye ozgu bir durum degil elbette. ABD ve Ingiltere'de de buyuk sorun. Ingiltere'de, insalarin kredi karti borclarini temizleyebilmelerine yardimci olmak icin kurulmus yardim kurumlari var. Ancak kredi kartini odeyemeyenin secenegi intihar degil burada. Hapis cezasi yok oncelikle. Ancak haciz var. Borcunu odeyemeyen kisi iflasini veriyor. Ancak bu kimsenin tercih etmek istemeyecegi bir durum cunku kisinin mali kredi notunu dusuruyor ve gelecek zaman icinde, ev kiralamak istediginde bile karsisina cikip engel teskil ediyor. Bir anlamda kisinin elini-kolunu bagliyor.

Turkiye'de ozellikle su zamanda artan, kredi karti borcuna bagli intiharlar TBMM'ne kadar tasindi. Bugunku hurriyet gazetesinde, esini ve iki yetiskin oglunu oldurdukten sonra intihar eden bir polisin haberi vardi. Uzucu bir durum. Polis emeklisi, iki yetiskin oglu var, ikisi de calisiyor. Gectigimiz gunlerde 10 bin ytl'lik borcunu kapatmis ancak hem esinde, hem cocuklarinda ek kart var ve surekli kredi karti limitini asiyorlar! Evde iki kisi calisiyor, bir kisinin emekli maasi var. Hala nasil oluyor da gecinemiyorlar anlamiyorum!


Bir diger intihar eden polis memuru 1159 ytl maas aliyor. Yeni aldigi otomobili icin odedigi borc 454 ytl. Ev kirasi 200 ytl. Esinin aciklamasina gore gecim sıkıntısı cekiyorlarmis.


Kredi kartlarini luks goren var ya da gecim sıkıntısı icindeki halkin tek caresi goren var... Ben luks gorenlerdenim. Insanimiz ne yazik ki tuketim cilginligi icinde, evinin esyasi, arabasi, artan gereksiz harcamalari sebebiyle kredi kartlarina sariliyor. 1980 oncesinde insanlar zengin degildi, fakir olan kisi gercekten fakirdi. Annemin babasi devlet memuru idi ve bir kizini ogretmen okulunda okutuyordu. Annem, evde bir portakali dorde bolup oyle yediklerini anlatirdi. Bugunun devlet memurlari bankadan kredi cekip otomobil aliyor? Bu ne perhiz, bu ne lahana tursusu!

Universitede okurken yakin bir arkadasimin, icra takibi yapan avukatlik firmasinda calisiyordum. Malum bir cep telefonu GSM firmasinin, borcunu odeyemeyen musterilerini icra takiplerini yapiyorduk. Evlere hacize giden arkadaslarim, bazi evlerde oturmak icin tahta bir sedir bile bulunmadigini soylerlerdi. Dogal olarak icraya gittikleri evden hic bir sey almadan, hatta bazen evdeki yasli ana-babaya bol teselli ve miktar para vererek cikarlardi. Genel musterilerimiz, askere giden, giderken de cep telefonunu kapatip cep telefonu faturasini da kapattigini sanan saf erlerimizdi! Ancak GSM firmasinin aylik sabit ucretleri islemeye devam eder, bundan haberi olmayacak kadar cahil olan ama yine de havalisindan bir cep telefonu bulunan sahislar telefonlari kapatip askere giderlerdi. 2 ay sonra da dosyalari avukata gelir ve anne babasinin evine hacize gidilir, borc odenmezse kisi hakkinda kamu davasi acilirdi. Tabii once 3 kurus olan telefon borcu faiziyle 6 kurusa cikar, avukata gelince avukat masarafiyla 9 kurus olur, o sure icerisinde faiz islemeye devam eder, eve hacize gidilirse haciz masraflari ile 15 kurusa cikardi!

Avukat arkadasimiz bizi bu konuda daha iyi aydinlatir mutlaka.

Telefon sirketine milyarlarca borcu olan bu insanlar gercekten yemek icin ekmek bulamazken neden cep telefonu aliyorlar? Kimseden geri kalmamak icin tabii ki! Arkadasinda olan bir sey mutlaka onda da olmali!! Hasetlik, ac gozluluk, tuketim hastaligi...

Tabii tek borclularimiz askere giden erler degildi! Polis memurlari, diger devlet memurlari, kizina ya da ogluna aldigi ve milyari bulan faturadan haberi olmayan anne-babalar, kucuk isyeri sahipleri... Her kesimden, cesit cesit borclu.

Ayrani yok icmeye, atla gider malum... diye devam eden vecizemizin cuk diye oturdugu durumlar.

Kredi kartina milyarlarca borcu olan insanlarin evlerine gittiginizde, yukarda bahsettigim cok fakir kisiler haric, hali vakti yerinde olan insanlarin evlerinden bir farki yoktur. Yatak odasi takimi, oturma odasi grubu, televizyonu, otomobili... Eve bakarsaniz, eger haciz gelmemisse, hersey tam takim yerindedir. Neden? Komsuda var, bende de olmali! Elalem ne der! Vitrini olmayan ev mi olur?! Aaa falancanin evinde yatak odasi takimi yok!! aaaa!!!!!!! Ne ayip!

Ticaretle ugrasan kisileri bu gruba katmiyorum elbette. Sonucta ticaret bir kar-zarar durumudur, hele de Turkiye'de kisi cok cabuk iflas edebilir, borca batabilir. Benim bahsettigim grup, 1159 ytl maasi varken ayda 454 ytl taksitle otomobil alan memur kesim.

Annem ve babam emekli memur. Her ikisinin de hayatinda hic kredi karti olmadi. Felsefeleri; "param varsa alirim, yoksa almam!" Ikisi de kredi kartindan ozellikle uzak durdular. Satin alma gucleri oldugu halde gereksiz gordukleri icin otomobil almadilar. Oysa bugun ayni apartman oturdugumuz, tek maasla gecinen komsularimizin, kucuk bir kasabada yasamalarina, siradan bir devlet memuru ya da isci olmalarina ragmen otomobilleri var! Apartmanin onunde, araba park edecek yer kalmadi!

Annem ve babam, evlenirken satin aldiklari koltuk takimlarini hala kullaniyorlar! 28 sene oldu, belki daha fazla, hala sapasaglam oldugu icin atmadiklari koltuk takimini kullaniyorlar. Kendi evlerine evlendikten 20 sene sonra tasindilar ve eski koltuklarini da yanlarinda goturduler. Tabii ev daha buyuk oldugu icin yeni takim da aldilar. Evlendikten 20 yil sonra ilk kez! Bugun kim 28 senelik koltukta oturuyor? Kim evlendikten ancak 20 sene sonra yeni koltuk takimi aliyor artik? Gercekten cok az insan.

Anne ve babamin zamanindaki devlet memurunun durumunu bugunun devlet memuru ile karsilastirmak pek dogru olmaz. 15-20 sene onceki devlet memuru, bugun ozel sirketlerde calisan universite mezunu insanlar seviyesinde idi. Bugun ozel sirket calisani kesime baktigimizda, israftan uzak-gosteristen uzak- gereksiz harcamadan uzak bir tablo gorebiliyor muyuz? Ben goremiyorum. Gecenlerde bir blogtaki arkadasimiz, kari-koca calistiklari halde- esine "cok fakir olduklarini soyleyerek dert yandigini" yazmisti. Sonra da esinin bulasiklari bulasik makinasina yerlestirdigini... Nasil yani? Bu nasil bir fakirlik? Eger parasal sıkıntıdan yakiniyorsan evinden bulasik makinani, televizyonu ve bilgisayari cikarirsan onemli olcude elektrik tasarrufu saglarsin. Ama evde bunlar varken bile fakir olunan bir cagdayiz! Bunlarin bulunmadigi evde yasanmaz herhalde!?

Bir arkadasim, ablasi ve abisi ile ayni anda universitede okuyordu. Yani siradan bir devlet memuru olan babalari, tek maasla, ayni anda 3 cocugunu universitede okutuyordu! O amcamizin da kredi karti yoktu elbette!


Saniyorum kredi kartlari borcunda anahtar kelime; "gerekli ya da gereksiz" gormek. Bugun herkes, aslinda gereksiz olan cok seyi gerekli goruyor, baskalarinin elinde olana karsi kiskanclik duyuyor, luks tuketimleri temel gereksinimlerinin onunde tutuyor. Hanimlar herseyi tam takim evlerde oturmaya, beyler en iyisinden televizyon ve arabaya, cocuklar markaya duskun. Ortaya da sonucta dag gibi kredi karti borcu cikiyor. Eh.. ayagini yorganina gore uzatmayanin sonu...


tahin

9 Comments:

Blogger cenkunal said...

"İktisat eden, maişetçe aile belâsını çekmez" meâlindeki hadis-i şerifi sırrıyla, iktisat eden, maişetçe aile zahmet ve meşakkatini çok çekmez.
Evet, iktisat katî bir sebeb-i bereket ve medar-ı hüsn-ü maişet olduğuna o kadar katî deliller var ki, had ve hesaba gelmez. Ezcümle, ben kendi şahsımda gördüğüm ve bana hizmet ve arkadaşlık eden zatların şehadetleriyle diyorum ki:
İktisat vasıtasıyla Bazen bire on bereket gördüm ve arkadaşlarım gördüler. Hattâ dokuz sene (şimdi otuz sene) evvel benimle beraber Burdur’a nefyedilen reislerden bir kısmı, parasızlıktan zillet ve sefalete düşmemekliğim için, zekâtlarını bana kabul ettirmeye çok çalıştılar. O zengin reislere dedim: "Gerçi param pek azdır. Fakat iktisadım var, kanaate alışmışım. Ben sizden daha zenginim."

2/22/2006 10:59:00 am  
Blogger tahin said...

:) Dogru soze ne denir. Sagolasin aktardigin icin.

2/22/2006 11:06:00 am  
Blogger emircan said...

Evet ayet-i kur'an alem kapısında durup RİBA ya yasaktır der kavga kapısını kapamak için BANKA kapısını kapayınız diyerek insanlara ferman eder.SÖZLER-409

2/22/2006 11:18:00 am  
Blogger zootechnist said...

geçen yıl mayıs ayında okulda yemekhaneye giderken masa başında oturmuş birkaç kişi ziraat fakültesiöğrencisi var mı diye çağırıyorlardı.Neymiş bu dedim gittim.Adam bölümümü ve adımı sordu.Ben söyleyince hemen bir kart ve bir anlaşma metnni uzatıp imzala dedi.Bu ne diye sordum kredi kartıymış.Anlaşma metnini okudum.Pek zor olmaz gibi geldi aldım.Benim dışımda bütün üniversitede almış:)) (15000 öğrencisi var)
Ama banka anlaşma metninde yazdığı birçok maddeye uymuyor.Hesap kesim tarihleri düzensiz.Ödenmesi gereken asgari tutar borcun %10 u yazıyordu anlaşmada ama ne hikmetse bazen %30 lara kadar çıkıyor.Dava açsam kazanacağıma eminim ama uğraşacak vaktim yok.
Benim iki tane kredi kartım var.Allaha şükür ayağımı yorganıma göre uzattığım için sıkıntı çekmedim bugüne kadar hatta çok zaman faydasını da gördüm.Ama maalesef dediğiniz gibi.Kredi kartından harcadığının borç para olduğunun bilincinde değil çoğunluk.Ve burda da bir çok öğrenci arkadaş sıkıntıya girdi.

2/22/2006 01:07:00 pm  
Anonymous Anonymous said...

yazındaki bazı şeyler doğru, bir tüketim çılgınlığı almış gidiyor ama diğer yandan geçmişte lüks görünen şeyler yıllarla birlikte lüks olmaktan çıkıyor mecburiyet oluyor.Kentleşme dediğimiz olgu bu,Türkiye büyüyor kentleşirkende bunun sıkıntıları altında çırpınıyor. kişilerin iktisadı başka birşey ama bence asıl sorun şu; asgarisini bile ödesen dünyada eşi benzeri az görülür faizin hiç ödeme yapılmamış gibi ana paraya uygulanması.önce bankacılık kanunlarını doğru dürüst saoygunculukran çıkarmak lazım ve tabii herkese kredi kartını sokakta dağıtmamak lazım.asıl hata burada.almasaydı harcamasaydı sonraki sorun.sen kolayı seçip asıl çarpık olan soruna değil vur abalının sırtına deyip intaharı seçene kredi ödemesi+maaşını toplayınca elinde para kalıyormuş gibi görünen polise hata buluyorsun. bence biraz daha derinlemesine bak konulara bu kadar yüzeysel benim hiç okumamış anneannem bile bakıyor.

2/22/2006 02:42:00 pm  
Blogger tahin said...

Anonymous;
peynir ekmek gibi kredi karti dagitildiginin farkindayim. Ingiltere'de kredi karti almak pek de kolay bir sey degil. Bankada adina hesap actirirken bile kirk takla atman gerekiyor. Turkiye'deki gibi nufus cuzdanini goster hesabini actir olmuyor burda. Ikinci bir bankada hesap actirmak istedigimde, hesabim bulunan bir banka varken neden ikincisi actirmak istedigimin hesabini soruyorlar. Banka hesabin olmadikca kredi kartin da olmuyor.

£500 uzerininde para transferi yapmak istediginde pasaportunu bankaya vermek zorundasin. Yuksek meblaglarda -ki 1 aylik ev kirasi bedelini yuksek meblag sayiyorlar-; para giris cikisi yaptiginda hesabin ve sen gozlem altina aliniyorsun.
Dunyanin en buyuk bankalarindan bir tanesi olan Ingiliz Barclays bankasinin Genel Mudur Yardimcisi, gectigimiz yillarda kredi karti sahibi olmadigini ve kredi karti kullanmadigini acikladi! Kimseye de kredi kartini tavsiye etmedigini!

Iki ulkenin sistemini karsilastirabildigime gore Turkiye'deki bankalarin coluk cocuga bile kredi karti verecek kadar ac gozlu oldugunun da farkindayim. Ama bu durum kesinlikle kisinin kendi sorumlulugunu azaltmiyor. Bankalar kredi karti dagitirken ailemi ve beni es gecmiyordu ama biz uzak durmasini bildik.

Ayrica kredi karti oldugu halde odemelerini duzenli yapip faiz yememis olan insanlar da var.

Sorumsuzca para harcayan, kredi kartini da bunun icin olanak goren insanlar canlari yandiginda af! af! diye sizlaniyorlarsa sucu banka sisteminde ya da alisveris merkezlerinde degil, kendilerinde aramalilar.

2/22/2006 03:36:00 pm  
Blogger tahin said...

Yazinin icindeki ikinci resimde (Yeni Zellanda'da yayinlanan reklamda);

"Ekmege ihtiyaciniz varsa kredi karti sahibi olmaya calismayin. Kolay dagitilan kredi kartlarinin tuzagina dusmeyin. Borc insani kole olarak tutmak icin bir aractir... Amerika'da insanalar trilyonlarca dolar kisisel borc batagindadir.."

aciklamasi var. Demek ki sorun yerel degil evrensel. Bizim banka sistemimiz kotu, ABD'ninki kotu, Ingiltere'ninki kotu.. O zaman kotu olan bir sistemden mumkun oldugunca uzak duracaksin demek ki!

2/22/2006 03:44:00 pm  
Blogger Ali Kahya said...

öncelikle yazıda bana atıf yapıldığı için teşekkür ederim ancak ben hukukçu kimliğimi yazmış olmakla birlikte avukat olduğumu söylememiştim hiç bir yerde ama zararı yok, tahminlerinizle benim avukat olduğuma karar vermişsiniz; doğru, avukatım.

konuya gelecek olursak bana yazacak pek bir şey kalmamış aslında. dedikleriniz tamamen doğru, 3 kuruşluk bir alacak işin içine avukatlık ücretleri, faizi vesair masrafları girdiğinde fahiş bir şekilde yükselir. fakat burada kısaca ifade etmek gerekir ki, avukata verilen ücret ne yazık ki göze görünür, bunu da hiç anlayamam.

hacizlerle ilgili kısa bir hatıramı da anlatıvereyim ve bitireyim. staj yaptığım dönemde avukat beni bir hacze göndermişti. ramazan ayı idi ve bir eve hacze gitmiştik. hacze girdiğimiz evde mukabele vardı. ve ben o gündür bugündür çok zorunlu olmadığı sürece eve hacze gitmiyorum.

kredi kartları ile ilgili ise, cenk ve emir beyler söylenecekleri söylemişler zaten.

kendi blogumda da daha detaylı yazarım inşallah.

2/22/2006 08:51:00 pm  
Anonymous Anonymous said...

benim fikrim kesinlikle af değil.yazımdada bundan hiç bahsetmedim. ama bir konuyu ele alırken sistemsel çarpıklıklarıda yazmak lazım.Yurtdışındaki örneği vermişsin,ne güzel önüne gelen kredi kartı alamıyor çünkü adamlar bu konuda sistemlerini doğru oturtmuşlar.İşte bunu Türkiye'de de yapmamız lazım. kredi kartı almak kolay olmamalı, faizler normal düzeylerde olmalı ve doğru uygulanmalı yine ayağını yorganına göre uzatmayan ödemesini yapamaz ama en doğrusu sistem doğru olur.önce sistemini doğru kuracaksın, sonra bunu yanlış kullananı cezalandıracaksın.tabii bu şimdi kredi kartını doğru kullanmayanlar için bir mazeret değil.Ama kötü kullanımda kötü sistemin mazereti değil. biraz daha derinlemesine bakıp kökten çözümler üzerine düşünmek ve yazmak gerektiğini düşünüyorum.ben iyi kullanıyorum o da kullansın diyorsun yada ben kullanmıyorum o da kullanmasın, burdan sobnraki kişilerin karar ve seçimleri ama kişisel seçimlerden önce vatandaşı bilgilendirmek, eline 10 tane k.kartı vermemek, yüksek ve hatalı uygulanan faizi durdurmak devletin görevi. birini diğerinden ayırmıyorum, sen herşeyde bir taraf tutma derdindesin ama taraf tutmuyorum böylesi bir durumda taraf olunmaz, vatandaş hatalı ama sistem ondan daha hatalı, çözüm sistemin öncelikle doğru işlemesinde.birilerininde hatalı işleyen çarkı görüp bunu söylemesi lazım.sizleri de kredi kartını doğru kullanımınızdan dolayı tebrik ederim.

2/23/2006 07:48:00 am  

Post a Comment

<< Home