02 May 2006

Abdülhamid!

Cenk Unal kardesimizin su yazisina ek olmasi icin Abdulhamid hakkinda bir yazi kopyalamak istedim.

........................................................................................................

Gündüzü geceye çeviren bir duman, baruttan yayılan ölüm kokusu ve hemen arkasından bir harp sahnesi manzarası.
Parçalanmış bir sürü insan, at ve araba. Camide ne cam, ne panjur. Parmaklıklar üstünde kopuk insan ve at uzuvları, yerlerde sahiplerini kaybetmiş sorguçlu kalpaklar, baltayla doğranmış gibi paramparça cesetler. Ve… Ve feci bir panik. Boğuşma halinde bir kaçışma. Ana-baba günü…

Ya bu korkunç manzara karşısında adı “korkak”a çıkartılan Sultan Abdülhamid nasıl davranmıştır dersiniz?

Tam bir
Osmanoğluna yaraşır şekilde. Olayı soğukkanlılığını asla yitirmeden sükûnetle izlemiş, telaşa ve paniğe kapılmış olan yetkilileri ise “Korkmayın!” diye yatıştırıp, gerekli emirleri verdikten sonra sert ve vakur adımlarla saltanat arabasına yönelmiş ve patlamadan ürkmüş olan atların dizginini ele alarak, dörtnala Yıldız Sarayı'nın yolunu tutmuştur.

Onun bu metanetine yerli ve yabancı seyirciler, bu arada Amerikalı Bahriye Generali Bucknam Paşa da hayran kalmış ve misafirler arasından “Yaşa Sultan!” sesleri yükselmiştir. Kaçabilenler o kargaşalıkta Sirkeci Garı'ndan trenle Avrupa'ya giderek paçayı kurtarmışlar, ama Jorris ve hempaları derhal yakalanmıştır (karısı Anna da kaçmayı başaranlardandır.)

Bir soruşturma komisyonu kurulmuş (bu arada, Necip Fazıl'ın babası Cinayet Mahkemesi Reisi Hilmi Bey de komisyonun üyelerindendir.) Abdülhamid, mahkemenin tarafsızlığında şüphe uyandırmamak için sorgu yargıçlığı ve azalıklarında
Rum, Ermeni ve Musevi hakimler bulundurulmasını irade etmiş ve yargılama sonunda içlerinde Jorris'in de bulunduğu 11 kişi idama, 46 kişi de çeşitli cezalara çarptırılmışlardır. Ya sonra? Sonrası daha ilginç aslında.

Sultan Abdülhamid'in insan israf etmeyi sevmeyen birisi olduğunu bu olaydan da anlıyoruz. Diğerleri gibi, suikastın ele başısı olan sosyalist
Jorris de affedilmiş, af ne kelime, cebine 500 altın harcırah konularak bu defa Sultan Abdülhamid'in sadık bendelerinden birisi olarak Avrupa'ya işbaşına gönderilmiştir!

Bir suikastçı, belki de dünya tarihinde ilk defa, suikast düzenlediği kişi tarafından işe alınmakta ve ödüllendirilmektedir! Soğukkanlı Sultan Abdülhamid'in insan kaynakları meselesine bakışına dair minik bir örnek bu sadece.


Kaynak

2 Comments:

Blogger life said...

OSmanlı'nın en kaliteli padişahlarından,Allah rahmet eylesin.İnşallah onlara layık bir millet oluruz.Aksi takdirde, kimliğimizi unuttuğumuz takdirde başımıza gelecekler nette bi yazı da okuduğum gibi,Yahudi bi komutan Türk esirlerine eziyet ederken önce Irak sonra,İran,Suriye ve sıranın Türkiye'ye geleceğini ve ilk etapta Abdulhamid'in mezarını bombalayacaklarını söylüyordu.Nankörlüğün daniskası...

5/04/2006 01:56:00 pm  
Blogger Suat Saygın said...

Sultan'ı iyi analiz etmemiz gerekli diye düşünüyorum. İmparatorluğun en tehlikeli zamanlarında 33 yıl gibi uzun bir süre devleti ayakta tutması, bugün yaşanan benzer hadiseler karşısında bize ışık tutacaktır.

5/04/2006 09:42:00 pm  

Post a Comment

<< Home