İbn Arabî
İbn Arabî tam adi ile; Muhyiddin Ebu Abdullah Muhammedi İbn Ali İbn Muhammed İbn Ahmed İbn Ali İbn Arabî el Hatemî et-Taî el Endülüsî. Bilinen isimleri ile; Muhyiddin ibn Arabî, Şeyh-i Ekber, Sultanü'l-arifîn, Hatemü'l evliya, Kutb-ü Hümam, İbn Arabî. Endülüste İbn Seraka olarak biliniyormus.
Şeyh-i Ekber'in 300'u askin eserlerinden bir tanesi;
Fenâ Risâlesi ya da orjinal adi ile Kitâbü'l-Fenâ Fi'l-Müşâhede veyahut Le livre de l'Extinction dans la Contemplation.
Osmanlica sozluge gore;
Fenâ: (Beka'nın zıddı) Yokluk. Yok olma. * Geçici dünya. * Geçip gitme. * Tas: Kendi varlığından geçmek. * Kötü. * Devamlı olmayan. * Çok kocamış olmak.
Risâle: Mektub. * Bir ilme dair yazılmış küçük kitap. * Haber göndermek. * Elçinin götürdüğü mektub, name. * Fık: Bir kimsenin sözünü veya emrini başka birisine tebliğ etmek.
Müşahede: (Osmanlıca sözlükte anlamı bulunmuyor ne yazık ki) Görme, gözlem, şahit olma
Ibn-i Arabî'nin eserlerini, bilindigi kadariyla arapcadan cevirerek bati diline ilk defa kazandiran, muslumanligi secip, sufi olan Michel Valsan ya da Muhammed Valsan veyahut Şeyh Mustafa Abdul Aziz,
Fenâ Risâlesi'nin giris bolumunde soyle diyor;
...
Şeyh-i Ekber'in 300'u askin eserlerinden bir tanesi;
Fenâ Risâlesi ya da orjinal adi ile Kitâbü'l-Fenâ Fi'l-Müşâhede veyahut Le livre de l'Extinction dans la Contemplation.
Osmanlica sozluge gore;
Fenâ: (Beka'nın zıddı) Yokluk. Yok olma. * Geçici dünya. * Geçip gitme. * Tas: Kendi varlığından geçmek. * Kötü. * Devamlı olmayan. * Çok kocamış olmak.
Risâle: Mektub. * Bir ilme dair yazılmış küçük kitap. * Haber göndermek. * Elçinin götürdüğü mektub, name. * Fık: Bir kimsenin sözünü veya emrini başka birisine tebliğ etmek.
Müşahede: (Osmanlıca sözlükte anlamı bulunmuyor ne yazık ki) Görme, gözlem, şahit olma
Ibn-i Arabî'nin eserlerini, bilindigi kadariyla arapcadan cevirerek bati diline ilk defa kazandiran, muslumanligi secip, sufi olan Michel Valsan ya da Muhammed Valsan veyahut Şeyh Mustafa Abdul Aziz,
Fenâ Risâlesi'nin giris bolumunde soyle diyor;
...
İşte bu yuksek bilgiyi edinme yolu tasavvuf yoludur. Bu yol, bu yola uygun kabiliyete sahip olanlara mahsus oldugu icin, bu yolun eğitim ve öğretimi de dindışı insanlardan kesinlikle uzak tutulmalıdır. Bunlar arasında da en saygısız olanları, hiç kuşkusuz metinlerin sadece lafzını ve dış anlamını esas alanlar (les littéralists); hukukçular (les juristes); akılcı spekülasyon yapanlar ve felsefecilerdir. Bunların zihniyetleri kendilerini manen diskalifiye ettirecek bir yığın değişik düşüncelerden oluşur. Kısacası burada, sadece cahiller ve "zâhir bilginleri" söz konusu değil, fakat aynı zamanda bilgelik ve bilginlik iddiasında bulunan çeşitli bilim dallarında doktora yapmış olanlar da söz konusudur. Dindışı insanların doğal anlayışsızlıkları bu bilim adamlarında sistem düşüncesiyle de birleşmekte ve böylece kavrayamadıkları, anlayamadıkları ve kendi araştırma yöntemlerine uymayan konular hakkında hoşgörüsüzlükleri büyük ölçüde artmaktadır. Oysa ki, bu bilgi yolu, kendi özel yöntemleri ve vasıtalarıyla birlikte, asıl olarak da Hz. Muhammed'in yoludur, ta başlangıcından beri, bütün olarak İslam dininin tanımı ve hakikatı içinde mevcuttur.
Nitekim, yazar bu konuda Hz. Peygamber'in ve ashabının sözlerini naklediyor ve kendi tezini Hasan el-Basrî gibi büyük bir velinin, bir dinî otoritenin davranış ve tutumuyla açıklıyor. Hasan el-Basrî, tasavvufî nitelik arz eden konuları konuşup görüşmek için, dinleyicileri arasından "zevk ehli" (ehlü'z zevk) âriflerle birlikte ayrıca bir yere çekilirdi.
Bu yola elverişli olmayan ya da bu yolun mahiyetini bilmeyen kimseler bu yol hakkında, bu yolda giden insanlar hakkında hüküm vermekten ya da onlardan söz etmekten kesinlikle sakınmalıdır. Zaten herkese yakışan ve yararlı olan da budur. Örneğin, ârifler (en azından onlardan bazıları) kendilerine özgü olan tarzda, mevcut geleneksel verilerin geçerliliğini sağlama imkanına sahiptirler. Bunu da doğrudan 'keşf yolu'yla yaparlar. Bunun bazen öyle sonuçları olur ki, kendi şahsî uygulamaları için, bazı hadisleri zahir bilginlerden tamamen farklı bir şekilde değerlendirirler, çünkü zahir bilginlerinin ölçütleri daima zahiridir.Tasavvufî konuları anlama konusunda dindışı insanların çektikleri zorluklar, herşeyden önce tasavvuf bilginleri tarafından tasavvuf öğretimini formüle etmek için ortaya konulan teknik terimler karşısındaki bilgisizliklerinden kaynaklanmaktadır. Onlar için ilk engel daha burada başlamaktadır, çünkü bu yolun sırları konusundaki gerçek bilgi metodu, belirlenen amaca doğru varlığın derin ve kesintsiz bir özlem ve istek duyması, Birlik Hakikati (el-hakîkatü'l-ehadiyye) üzerinde tam ve kararlı bir şekilde yoğunlaşmasıdır. Bunun sonucu olan gerçekleştirimler pek çok sırrın çözülmesi ve kuşku duyulmayacak pek çok ilhamın açığa çıkmasıdır.
...
Bu sozleri okudugum zaman aklima universitedeki bir hocamin anlattigi bir olay geldi. Uzun yillar Hindistan'da yasamis ve calismis olan Ispanyol asilli Fransiz hocam, budizm ogretisi icin egitim aliyormus. Egitimi verenler, cogunlugunu batililarin olusturdugu kurs katilimcilarinin 10 duzeyden olusan kursun 7. ya da emin degilim 8. asamisindan sonra derslere devam etmelerini kabul etmemisler.
Iclerinde bir muslumanin da bulundugu, dogulularin olusturdugu bir grubun kursu tamamlamasina izin vermisler. Batililari geri kalan derslere kabul etmeme sebepleri ise; pozitivist, bilimsel, klasik bati egitimi sonucunda metafiziksel dusunme yetilerini korelttikleri beyinleri ile metafizik yogunluklu aciklamalari anlayamayacaklari, anlamak icin kendilerini zorladiklari takdirde akil sagliklarini kaybedebilecek olmalari manasinda imis.
Daha oncesinde sanirim bazi tatsiz tecrubeler yasamislar, bunun sonucunda ogretinin belirli bir asamasindan sonrasina batili egitimden gecmis katilimcilari kabul etmeme karari almislar.
Nereden nereye geldik. İbn Arabî'ye donecek olursak; 1977 yilinda Oxford'da adina dernek kurulan ve su an dernegin bir kolu da ABD'de olan İbn Arabî, bizler tarafindan ne kadar taniniyor?
Say bakalim denince aksama tv'de oynayan dizileri, oyuncularini, futbol takimlarini ve futbolculari bir cirpida sayan gencligimiz, Sultanü'l-arifîn'i ne kadar taniyor?
Sahi kuzum, bizim 80 kusur yillik laik Maarif-i Umumiye ne ekti de bugunlerde bunlari biciyor? Pek müphem doğrusu...
Ilgilileri icin bir kac link:
Hayati
Ibn-i Arabi Society
Eksi Sozluk'te Ibn Arabi
Ibn-i Arabi uzerine acilmis bir blog
Ibn Arabi Dernegi uyeleri uzerine bir haber
Fena Risalesi'ni buradan temin edebilirsiniz.
tahin
4 Comments:
Merhaba Ey Dost,
Sufi Kalbi'ne yaptığınız ziyaret ve yorumdan ötürü müteşekkirim..
Duamız odur ki Cenab-ı Hak bizleri Kendi Dostlarıyla hem-dem olan kulları arasına ilhak ede,
ve razı olduğu kullarından eyleye..
Hayırlı Cumalar,
Selam ile..
Murcia Turabî
http://www.blogcu.com/sufikalbi
http://www.blogcu.com/ibnarabi
Hayirli cumalar,
Dualariniza icten amin diyorum, cumleten inshallah.
Lacivert olmuyor :-/
- İyi geceler dilerim, Tahin...
:)
Sagolasin Kazim,
Bak yine beyaz bir sayfa actik :)
Post a Comment
<< Home